25 Ekim 2015 Pazar

Sosyal Psikolojide Tutum Nedir? Nasıl Oluşur? Tutumu Değiştirmek Mümkün Müdür?

Tutum Nedir, Özellikleri Nelerdir?

Tutum, bir bireye atfedilen ve bireyin bir nesne veya bir kişi ile ilgili düşünce, duygu ve davranışlarını düzenli bir biçimde oluşturan bir eğilim olarak tanımlanmaktadır. İnsanların siyasal görüşlerini, dini algılarını, bir ürünün hangi markasının daha iyi olduğunu, bir insandan neden hoşlanmadığımızı belirleyen tutumlarımızdır.

Tutumlar gözle görülmez fakat gözle görülebilen bazı davranışlara yol açabilmektedir. Yol açtığı bu davranışların gözlenmesi sonucu tutumların var olduğu öne sürülebilir. Örneğin, evli bir erkeğin ihtiyacı olduğu halde eşini çalıştırmaması bu kişinin kadınların iş hayatına katılımı konusunda olumsuz bir tutuma sahip olduğunu düşündürür. 

İnsanlar birden fazla tutuma sahiptir. Bazı tutumlarımız diğer bir tutumumuz ile ilişkili olabilmekte iken bazı tutumların arasında bir ilişki bulunmamaktadır. Aralarında bir ilişki bulunsa da bulunmasa da bir tutumda yaşanan değişme diğer tutumu etkileyebilmektedir. Mesela, dini tutumumuz değiştikçe kadın-erkek ilişkilerindeki tutumumuz da değişebilmektedir. 

Bir tutum ne kadar kuvvetliyse o tutumun davranışa dönüşme ihtimali o kadar yüksektir. Ama bunu birçok neden etkilemektedir. Çok iyi olduğunu düşündüğümüz bir diş macunu markası ile dişlerimizi fırçalama ihtimalimiz oldukça yüksektir. Ancak iyi olduğunu düşündüğümüz marka diş macununu alma imkanımız yoksa macunun iyi olduğunu düşündüğümüz halde daha ekonomik bir macun ile dişlerimizi fırçalamamız gerekecektir.

Tutumlar Nasıl Oluşur?

Kimse tutumlarla doğmaz. Tutumlar öncelikle aile yanında oluşur ve sonrasında sosyal çevrenin katkısı olur. Kişisel yaşantılarımız da tutumların oluşmasında etkilidir ancak toplumsal öneme sahip tutumlarımızı( dini, siyasi tutumlar vb.) aile, akran grupları, medya, toplumsal gruplar aracılığıyla öğreniriz. 

Tutumlarımızı Değiştirmek Mümkün Müdür?

Tutumlarımızın değişmesi mümkündür ve iki yolla gerçekleşmektedir. Bunlardan birincisi kendiliğinden gerçekleşen değişim; bireyin tutumu ile davranışları çatıştığı zaman gerçekleşir. Diğeri ise etkileyici iletişimle mümkün olabilmektedir. Etkileyici iletişimde, etkileyen kişinin güvenilirlik, sevilme ve benzerlik özelliklerini taşıması gerekmektedir. Yeni marka bir ürünün tanıtımında bu konuda daha önce çalışmaları olan ve toplumda ün kazanmış bir kişinin yer aldığını düşünelim. Bu kişinin etkileyici özellikler taşıması nedeniyle üreten firma ve ürünün de aynı özelliklere sahip olduğunu düşünmemize neden olacaktır. Yani ürün güvenilir ve iyi bir ürün olmasa bile ürüne karşı tutumumuz etkileyen kişi sayesinde olumlu olarak gelişecektir. Ancak bu ünlü ismin firmanın ortağı olduğunu öğrendiğimizde, kişinin güvenilirliğini yitirmesi tutumumuzun değişmesine ve dolayısıyla ürün hakkındaki tutumumuzun da değişmesine neden olacaktır. Bu sebeple  tutumlar hakkında oluşan yeni öğrenimler de etkileyici iletişimi etkilemektedir.

Özdeşim kurma eğilimimiz sevdiklerimizle aynı fikre sahip olma isteğini doğurmaktadır. Sevdiklerimizle aynı fikirde olmamak bizi rahatsız edeceğinden sevdiğimiz insanların duygu, düşünce ve davranışlarından etkileniriz. Bu sebeple etkileyen kişinin sevilen biri olması tutumun değişiminde etkili olabilmektedir.

Tutumların değişiminde; tutum sahibinin oluşturduğu tutum, belirli bir tutarlılık içerisinde olmadığında tutumun değişmesine neden olmaktadır. Örneğin, Ali, Ahmet' ten nefret etmekte ve Ali' nin siyasal görüşü sağ grup bir partiyi temsil etmektedir. Ahmet' in sol grup bir partiyi savunması, Ali' nin Ahmet ile ilgili tutumunu değiştirmeyecek hatta tutumunun daha güçlenmesine neden olacaktır. Ancak Ahmet' in sağ grup bir partiyi savunması Ali için dengesiz bir durum ortaya çıkaracak ve çünkü sevilmeyen birinin sevilmeyen bir fikre sahip olması beklenir. Kendisi ile benzerlik gösteren bir düşünceye sahip olduğunu gösteren bir düşünceye sahip olması onun o kadar da kötü biri olmadığı şeklinde düşünmesini sağlayacak ve Ali' nin Ahmet ile ilgili tutumunun değişmesine neden olacaktır. 

Görüldüğü gibi tutumlar hayatımızda büyük önem taşımaktadır. Sahip olduğumuz duygu, düşünce ve davranışlarımızın çoğu aslında oluşturduğumuz tutumlara etkili edebilmekte ve tutumlarımız da duygu, düşünce ve davranışlarımızı etkileyebilmektedir. 

Deneyimlemeden elde ettiğimiz tutumların bazıları kimliğimizin oluşmasına katkıda bulunsa da bazı tutumlar da yanlış fikir sahibi olmamıza neden olmaktadır. Bir olayın, kişinin veya nesnenin "aslında öyle olduğunu/olmadığını" görmemize engel olmaktadır. Toplumsal önem taşıyan tutumların öncelikle ailede öğrenildiğini, medya, akran grubunun da önemli olduğunu öğrendik. Bundan yola çıkarak; ailelerin çocuk yetiştirirken tutum oluşumu konusunda özen göstermesi, kendilerinin güvenilirliğini sorgulamadıkları tutumları çocuğunun öğrenmesine izin vermemesi ve ayrıca çocuğun kişisel yaşantı sonucu ile elde etmesine de imkan tanıması gerekmektedir.

Kaynak: Yeni İnsan ve İnsanlar/ Çiğdem Kağıtçıbaşı


17 Ekim 2015 Cumartesi

Çocuk ve Ergenlerde Madde Bağımlılığına Karşı Koruyucu Faktörler

 Psikiyatrik bir sorun olarak kısaca bağımlılık, kişinin ruh ve beden sağlığı ile gelişimini olumsuz etkileyen, kısa ya da uzun vadede zararlı etkiler yaratan ve buna rağmen madde kullanımına devam etme durumu olarak tanımlanabilir.

 Çocuklarda bağımlılık ciddi bir sorundur. Bağımlılığın gelişmesinde belli risk faktörleri mevcut olduğu gibi bağımlı olmayı önleme ya da bağımlı olmamayı sağlamada koruyucu faktörler de mevcuttur. Bu faktörlerin oluşumunda birey ve aile/çevre büyük önem taşımaktadır.

 Bireyin madde bağımlılığından korunması için öfke ve dürtü kontrol becerisinin yüksek olması, stresle başa çıkma becerisinin iyi olması, iyi bir akademik başarıya sahip olması, sağlıklı iletişim kurma becerisi ve kendini ifade etme becerisinin iyi olması, sorumluluk duygusunun gelişmiş olması gerektiği düşünülmektedir. Ayrıca sağlıklı bir yaşam tarzının olması ve maddeye karşı bir tutum ve davranış  geliştirmiş olması gerekmektedir.

 Aile veya çevrede, bireyi madde bağımlılığından koruyan 'koruyucu faktörler' den bazıları ise şunlardır:

- Olumlu rol modeli olma.
- İlgili ve destekleyici bir ebeveyn.
- Olumlu ve sağlıklı aile tutumu.
- Aile bütünlüğü(Parçalanmamış aile)
- Tutarlı ve etkili disiplin.
- Güvenli konut ve okul alanı.
- Sosyo-ekonomik düzeyin yüksek olması.
- Madde kullanımı olmayan aile.
- Sağlıklı yaşam imkanı.
- Sosyo-kültürel yapı.

 Söz konusu bu beceri ve kazanımların doğumdan itibaren anne-çocuk ilişkisi ile başladığını unutmamak gerekir. Çocuğun gelişim dönemlerinde kazanımlar devam etmektedir. Hatta bazı beceriler yalnızca belirli gelişim dönemlerinde kazanıldığından çocukların önemli gelişim dönemlerinde ebeveynlerin daha hassas davranması gerekmektedir. Ailenin bakım kalitesi arttıkça çocuğun olumsuz tutum ve davranış ediniminden uzak kalacağı unutulmamalıdır.